dosteli
Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.

dosteli

dinimiz,hakinda,her.sey,bulabilirsiniz
 
AnasayfaGaleriAramaLatest imagesKayıt OlGiriş yap

N.....

Önceki başlık Sonraki başlık Aşağa gitmek
Yazar Mesaj
al_erbil
al_erbil
Cinsiyet: Erkek
Ne Mutlu Türküm Diyene !!!!®
Yaş : 47
Kayıt tarihi : 31/10/08
Mesaj Sayısı : 542
Nerden : islamdunyasindan
http://www.ask-mekani.benimforum.org
MesajKonu: N..... N..... EmptyÇarş. Kas. 05, 2008 5:42 pm

NABİ: (Ar.) Er. 1. Haberci, haber veren. 2. Yüksek, yüce. 3. Büyük Türk şairidir. 17. asrın ikinci yarısında yaşamıştır.

NABİA: (Ar.) Ka. - Yerden çıkıp fışkıran, kaynayan, akan.

NABİYE: (Ar.) Ka. 1. Ulu, şerefli kimse. 2. Sonradan şair olan kimse. 3. Haberci, haber veren.

NACİ: (Ar.) Er. - Necat bulan, kurtulan, selamete kavuşan. Cehennemden kurtulmuş, cennetlik.

NACİL: (Ar.) Er. - Soyu sopu temiz olan kimse.

NACİYE: (Ar.) Ka. - (bkz. Naci).

NADAN: (Fars.) Ka. - Kaba, dobra.

NADİDE: (Fars.) Ka. - Görülmemiş görülmedik. Pek seyrek bulunan, çok değerli.

NADİM: (Ar.) Er. - Pişmanlık duyan, pişman. Tevbe eden.

NADİME: (Ar.) Ka. - (bkz. Nadim).

NÂDİR: (Ar.) Er. - Seyrek, az, ender bulunur.

NADİ: (Ar.) Er. 1. Nida eden, haykı­ran, çağıran. 2. Toplantı, meclis, (bkz. Nida).

NÂDİRE: (Ar.) Ka. - (bkz. Nadir).

NADİYE: (Ar.) Ka. 1. Bağırıp, çağıran, seslenen. 2. Toplantı, meclis.

NÂFERİZ: (Fars.) Er. 1. Göbek düşüren. 2. Koku saçan.

NAFİ': (Ar.) - Yararlı, kârlı. Şifalı, hayır ve fayda verici şeyler yaratan Allah. - Esmaü'l-Hüsna'dandır. "Abd" takısı alarak kullanılır.

NÂFİA: (Ar.) Ka. - Bayındırlık işleri.

NAFİH: (Ar.) Er. - Üfleyen, üfleyici.

NAFİLE: (Ar.) Ka. - Mal, ganimet, ihsan bağış.

NAFİZ: (Ar.) Er. 1. Delen, delip geçen. İçeriye giren, işleyen. 2. Tesir eden, sözü geçen.

NAFİZE: (Ar.) Ka. - (bkz. Nafiz).

NÂGEHAN: (Fars.) Ka. - Ansızın, birdenbire.

NAĞME: (Ar.) Ka. - Ahenk güzel ses. (bkz. Ezgi).

NAHİD: (Fars.) Er. - Venüs (zühre) gezegeni. (Arapça'da) Yeni yetişen kız. - Türk dil kuralına göre "d/t" olarak kullanılır.

NAHİDE: (Fars.) Ka. - (bkz, Nahid).

NAHİRE: (Ar.) Ka. - Ayın ilk günü ya da son gecesi.

NAİB: (Ar.) Er. - 1. Vekil, birinin yerine geçen, kadı vekili, Şeriata göre hükmeden hakim. 2. Nöbet bekleyen, nöbetle gelen.

NAİBE: (Ar.) Ka. - Vekil, birinin yerine geçen.

NAİL: (Ar.) Er. - Muradına eren, ermiş, ele geçiren. Naili: Divan edebiyatı şairlerinden olup asıl adı Salih'tir. Manastır'da doğmuş, Mısır'da vefat etmiştir.

NAİLE: (Ar.) Ka. - (bkz. Nail).

NAİM: (Ar.) Er. 1. Bollukta yaşayış. 2. Cennetin bir kısmı. Daru'n-Naim: Cennet.

NAİMA: (Ar.) Er. - Haleb'te doğmuş, asıl adı Mustafa Naim'dir. Naima tarihiyle meşhurdur.

NAİME: (Ar.) Ka. - Güzel zarif kadın. Nazlı büyütülmüş kadın.

NAİRE: (Ar.) Ka. - Ateş, alev, sıcaklık.

NAKİ: (Ar.) Er. 1. Temiz, pak. 2. Çok ince, çok güzel, zarif.

NAKİB: (Ar.) Er. - Bir kavim veya kabilenin reisi veya vekili. Bir tekkede, şeyhin yardımcısı olan ve en eski derviş veya dede.

NAKİBE: (Ar.) Ka. 1. İnsan ruhu. 2. Akıl.

NAKİYE: (Ar.) Ka. - (bkz. Naki).

NAKŞİDİL: (Ar.) Ka. - Gönül resmi, gönül süsü.

NÂLÂN: (Fars.) Ka. - İnleyen, inleyici, ağlayan, feryad eden. Manası dolayısıyla isim olarak kullanılmamalıdır.

NALE: (Fars.) Ka. - İnleme, inilti.

NALEZEN: (Fars.) Ka. - İnleyen, inildeyen.

NAMAL: (Tür.) Er. - Adın duyulsun, ün kazan.

NAMDAR: (Fars.) Er. - Namlı, ünlü.

NAME: (Fars.) Ka. - Sevgiliye ve aşka ait yazılmış mektup. Mektup. Kitap, dergi.

NAMİ: (Fars.) Er. - Namlı, şöhretli ünlü.

NAMIK: (Ar.) Er. - Yazıcı, katip, yazar

NAMIKA: (Ar.) Ka. - (bkz. Namık).

NAMİYE: (Ar.) Ka. - Olma, yerden bitme kuvvetli, gelişme yetişme.

NAMUS: (Ar.). 1. Kanun nizam. 2. Ar, edep, haya, ırz. 3. Temizlik, doğruluk. 4. Allah'a yakın olan büyük melek.

NAMVER: (Fars.) Er. - Adlı, ünlü.

NARDAN: (Fars.) Ka. 1. Nar taneleri. 2. Gözyaşı damlaları.

NARDANE: (Fars.) Ka. - Nar tanesi.

NARDİN: (Fars.) Ka. - Bir çeşit sümbül.

NARGÜL: (Fars.) Ka. - Ateş renginde, kırmızı gül.

NARİN: (Fars.) Ka. - İnce, zarif yapılı, nazik. Zayıf çelimsiz.

NARİYE: (Ar.) Ka. - Ateşle ilgili, cin peri. - İsim olarak kullanılmaz.

NASIH: (Ar.) Er. - Nasihat eden, öğüt veren. - Nasıh-ı Emin: Hz. Nuh (a.s.).

NÂSIHA: (Ar.) Ka. - (bkz. Nasıh).

NASIR: (Ar.) Er. - Yardımcı, yardım eden (muin). "Abd" takısı alarak kullanılırsa daha iyi olur. Abdünnasır.

NASİB: (a.i) Er. - Pay hisse. Birinin elde ettiği şey. Allah'ın kısmet ettiği şey. - Türk dil kuralına göre "b/p" olarak kullanılır.

NASİBE: (Ar.) Ka. - Dikili taş. Yollara nişan için dikilen taş.

NASR: (Ar.) Er. - Yardım. - Üstünlük (zafer). - Kur'an-ı Kerim'in 110. suresi. Nasrullah: Allah'ın yardımı.

NASRUDDİN: (Ar.) Er. - (Dine yardımı dokunan. - Dilimizde "Nasreddin" şeklinde kullanılır.

NASRULLAH: (Ar.) Er. - Allah'ın nusreti, yardımı.

NASUH: (Ar.) Er. 1. Nasihatçı, öğütçü. 2. Halis, temiz.

NASUHİ: (Ar.) Er. - Bozulmaz şekilde tevbe edici.

NÂŞİD: (Ar.) Er. - Şiir okuyan, şiir söyleyen, şiir yazan.

NÂŞİDE: (Ar.) Ka. - (bkz. Naşid).

NAŞİR: (Ar.) Er. - Neşreden, dağıtan, yayan, yayınlayan.

NATIK: (Ar.) Er. 1. Söyleyen konuşan. 2. Düşünen. 3. Bildiren, bildirici.

NATIKA: (Ar.) Ka. - (bkz. Natık).

NÂYAB: (Fars.) - Bulunmaz. Benzeri olmaz. - Erkek ve kadın adı olarak kullanılır.

NAYMAN: (Moğ.) Er. - Sekiz. Batı Moğolistan'da yaşayan sekiz kabileden oluşan Türk topluluğu.

NAZ: (Fars.) Ka. 1. Kendini beğendirmek için takınılan yapmacık cilve, işve. 2. Bir şeyi beğenmiyormuş gibi gözükme. Şımarıklık. 3. Yalvarma, rica.

NAZAN: (Fars.) Ka. - Nazlı.

NAZENDE: (Fars.) Ka. - Naz edici, nazlı, hoş edalı.

NAZENİN: (Fars.) Ka. 1. Cilveli, oynak. Çok nazlı yetiştirilmiş, şımarık. 2. Narin ince yapılı.

NAZIDİL: (Fars.) Ka. - Gönül nazı, gönül cilvesi.

NAZIM: (Ar.) Er. - Tanzim eden, düzenleyen. Sıra sıra, dizi dizi olan şey.

NÂZIME: (Ar.) Ka. - (bkz. Nazım).

NAZIR: (Ar.) Er. 1. Nazar eden, nezaret eden, bakan, gözeten. 2. Vekil bakan. 3. Bir yüzü bir tarafa yönelik olan.

NAZİF: (Ar.) Er. - Temiz, pak, nazik, zarif ve şık giyimli.

NAZİFE: (Ar.) Ka. - (bkz. Nazif).

NAZİK: (Fars.) Ka. 1. İnce, narin. 2. Terbiyeli, saygılı. 3. Güzel zarif.

NAZİL: (Ar.) Er. - Yukardan aşağıya inen. Bir yere konan, bir yerde konaklayan.

NAZİLE: (Ar.) Ka. - (bkz. Nazil).

NAZİR: (Ar.). - Er. 1. Taze. 2. Altın. 3. Benzer eş.

NAZİRE: (Ar.) Ka. 1. Örnek karşılık. 2. Manzum eserde ayrı vezin ve kafiyede benzer olma hali.

NAZLAN: (Tür.) Ka. - Kendini beğendir, nazlı ol.

NAZLI: (Tür.) Ka. - Naz yapan, kendini ağıra satan. Değer verilen sevgili.

NAZLIGÜL: (Tür.) Ka. - (bkz. Nazlı).

NAZLIHAN: (Tür.) Ka. - (bkz. Nazlı.)

NAZMİ: (Ar.) Er. - Dizme, tertib etme, sıraya koyma. Sıra, tertip. - Vezinli, kafiyeli söz.

NAZMİYE: (Ar.) Ka. - (bkz. Naz-mi).

NAZRA: (Ar.) Ka. - Bir tek bakış.

NAZRET: (Ar.) - Tazelik. 2. Bakma, bakış. 3. İdare, reislik. 4. Nazırlık. -Erkek ve kadın adı olarak kullanılır.

NEBA: (Ar.) - Haber. - Erkek ve kadın adı olarak kullanılır.

NEBAHADDİN: (Ar.) Er. - Dinin şanı ve şerefi. - Türk dil kuralına göre "d/t" olarak kullanılır.

NEBÂHAT: (Ar.) Ka. 1. Şan, şeref, onur. 2. Şan, şeref sahibi.

NEBÂLET: (Ar.) Ka. 1. Zekilik. 2. Büyüklük, ululuk. 3. Cömertlik.

NEBİ: (Ar.) Er. - Haberci. Peygamber.

NEBİH: (Ar.) Er. - Namlı, şerefli.

NEBİHE: (Ar.) Ka. - (bkz. Nebih).

NEBİL: (Ar.) Er. 1. Yüksek meziyet ve onur sahibi. 2. Akıllı, anlayışlı. Bilgili, faziletli.

NEBİLE: (Ar.) Ka. - (bkz, Nebil).

NEBİYE: (Ar.) Ka. - (bkz. Nabiye).

NECÂBET: (Ar.) Er. - Soyluluk, soy temizliği.

NECAETTİN: (Ar.) Er. - Dine girip hidayete eren, kurtulan.

NECÂH: (Ar.) Er. - İsteğine ulaşma. Kurtulma. İhtiyaçlarını temin edebilmek.

NECAT: (Ar.) Er. - Kurtulma, kurtuluş. Selamet.

NECATİ: (Ar.) Er. - Kurtulmaya mensup, kurtuluşla ilgili. Necati: 15 asır meşhur Osmanlı şairi olup asıl adı İsa'dır.

NECCAR: (Ar.) Er. - Dülger. Marangoz. - Daha çok lakab olarak kullanılır.

NECDET: (Ar.) Er. - Kahramanllık yiğitlik, efelik. Korkusuz olmak.

NECEF: (Ar.) Er. - Yüksek, sırt tepe, tümsek. Kufe civarlarında Hz. Ali'nin türbesinin bulunduğu yer.

NECİB: (Ar.) Er. 1. Soyu sopu temiz pak olan kimse. 2. Asilzade, kıymetli, üstün. 3. Güzel ahlak sahibi. - Türk dil kuralı açısından "b/p" olarak kullanılır.

NECİBE: (Ar.) Ka. - (bkz. Necip).

NECİD: (Ar.). - Yüksek yayla. Arabistan'ın sahil ovasına ve çukur sahaya zıt olan yüksek kısım. - Erkek ve kadın adı olarak kullanılır.

NECİL: (Ar.) Er. - Soylu, soyu sopu temiz, kişizade. Asıl.

NECİLE: (Ar.) Ka. - (bkz. Necil).

NECİY: (Ar.) Er. - Sırdaş.
al_erbil Kullanıcısının İmzası
Sayfa başına dön Aşağa gitmek

N.....

Önceki başlık Sonraki başlık Sayfa başına dön
1 sayfadaki 1 sayfası

Bu forumun müsaadesi var: Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
dosteli :: ÇOCUKLAR DUNYASI :: Çocuk İsimleri Ve Anlamlari -